
İki parantezin arasına sıkıştırıp,
Yaşadık -ebileceklerimizi.
Yer kalsın diye nefes alışlara ,
Noktasız, virgülsüz uzandık ,
Kilometrelerce uzaklara.
...........
Yokken aklımda hiç ,
Hatta ısmarlamamışken yüreğime ,
Bakıverdin göz ucuyla, gülümsedin,
Ve ılıktın olabildiğince.
...........
Önce şarabın kana çalan kırmızısı,
Ardından votkanın portakalında...
Kağıttan gemi yapıp yüzdürdük ,
Bedenlerimizden arta kalanları.
Ruhlarımızı vestiyere bırakıp,
Girdik günahkarlığımızın mabedine.
...........
Artık başlamıştı geri sayım,
Eski ve kutsal ayinlerde olduğunca .
Bedenine dolanmıştı bedenim,
Akıyorduk birbirimizin damarlarında.
...........
Oysa gözüm saatte-
Yelkovan ve akrebin- izini sürerken ,
Kuru dallardan yapılmış yatağım;
Batıyor,acıtıyordu canımı.
...........
Ve kapama zamanı gelmişti parantezi.
Bedeninde eriyen ellerimi ayırıp
Veda sözcüklerini seçtim özenle.
Olmadı...Olamadı...
Beceremedi lal dilim.
Kurcalayıp yüreğimin ceplerini
Üç nokta ( ... )bulabildi gecenin sessizliğinde ...
1 yorum:
sen bu işi biliyon hee :D
Yorum Gönder